48 hours plus

  • birkaç gündür üzerimde olan yorgunluğu atacağını ve sabaha kadar ders çalışmama yardım edeceğini ümit ederek aldığım kahvemsi. evet sözlük, 200 ml içeceğe 10 lira verdim. evet Türk lirası. suriye lirası falan değil. üstelik tadı da leş gibi. yani, leş yemedim hiç ama, bundan da güzel değildir muhtemelen tadı. 10 dakika içerisinde bitirmiş olacağım. hızlı içmeyin dedi görevli. zaten hızlı içmek mümkün değil. nickimi zakkum çorbasında 48 hours plus olarak mı değiştirsem acaba?

    hedefler:
    üzerimdeki yorgunluğu atmak
    uyumamak

    48 saat içerisinde felç olmaz veya ölmezsem bir edit atarım buraya.

    yaklaşık 20 saat sonra gelen edit:

    evet sözlük felç olmadım ya da ölmedim. gelelim bu meretin işlevine:

    içtiğimde saat 20.00 civarıydı. nihayet bitirebildiğimde, aradan biraz zaman geçince üzerimdeki yorgunluğun gittiğini hissettim. göz kapaklarım sanki daha bi fazla açılmaya başlamıştı. belki de tamamen psikolojik bir histi. (bkz: plasebo etkisi)

    00.00'dan sonra ara ara uyku bedenimi yoklasa da bu ziyaretler hayli kısa sürdü ve hemen kayboldu. ta ki 03.00'a kadar. artık okuduğum şeyi anlamamaya başlamış, gözlerim yorgunlukla kapanmaya başlamıştı. pes edip yattığımda ise hâlâ uykum vardı ama uyuyamıyordum. uykudan ziyade yorgunluk gibi bir şeydi. uyumuyordum ama kalkıp ders çalışacak durumda da değildim. ne uyanık ne uyur durumdaydım. biliyorum ki tekrar kitabın başına geçsem 15 dakika sonra aynı şeyleri baştan yaşayacaktım. yatakta uyanıklılıkla verdiğim savaşı kazandım. savaş 3 saat sürdü. 08.14'te uyandım. sonra tekrar uyumuşum. 10.XX'te uyandım, sonra adam gibi uyuyamadım. gene akşam ki mücadeleyi veriyordum. ne uyanıktım ne uyur durumdaydım. nihayet yataktan çıkabildiğimde saat 12.49 idi. aslında günlerim genelde böyle geçiyor. içeceğin pek bir yararını göremedim. tek yararı anlık yorgunluğu üzerimden atması idi. gün içerisinde çektiğim baş ağrısından da bu içeceği sorumlu tutuyorum. (bkz: bu da böyle bir anımdır)