4 yıl üniversite okuyup asgari ücretle çalışmak

  • YAZIKTIR,AYIPTIR,GÜNAHTIR BU İNSANLARA YAPILAN HAKSIZLIKLAR..
  • mesleği, senelerce verdiğin emeği çöpe atma durumudur. tam bir vizyonsuzluktur.

    mühendislikten örnek vereyim. türkiye'nin belli başlı üniversitelerinde olup da zaten kendini, mesleğini ezdiren kolay kolay bulamazsın lakin iş diğer üniversitelere gelince genelde şöyle oluyor;

    iyi veya kötü bir sıralama elde edilip bir üniversitede, revaçta olan mühendisliklerden biri yazılıyor. 4 sene boyunca gidilen üniversitede; kadın kovalamaktan, laklak yapmaktan kısacası boş işlerle uğraşmaktan başka bir şey yapılmıyor. sonra eve veya yurda dönüp, ne kadar kağıt oyunu varsa oynanıyor.

    hiç; bir dil öğreneyim, bir programlama öğreneyim meslek hayatımda işe yarar, diğerlerinin önüne geçeyim diye bir düşünce yok. sabahtan akşama kadar bomboş embesil gibi yaşanılıyor. 'ulan zaten kazanmışım üniversiteyi, hayatımın son güzel yılları bırak keyif içerisinde yaşayayım. işi bir şekilde bulurum zaten.'

    al sana bir vizyonsuzluk örneği daha. keyif içinde yaşamayı batak atmak ve kadınların peşinden koşmak olarak gören birisi iş hayatında ne kadar başarılı olabilir ki zaten?

    her neyse mevzuya dönelim. mezuniyet gelip çatıyooor. bu eleman bir bakıyor, hiçbir niteliği yok. 4-5 sene boyunca avel gibi gidip gelmekten başka hiçbir şey yapmamış. hal böyle olunca diyor ki, 'ya asgari ücrette olsa işi öğrenmek için bir işe gireyim. işi öğrenince zaten maaşım artar'.

    bunu bilen işveren zaten yeni mühendis olduğu için, sömür babam sömür. etinden, sütünden, derisinden ne kadar faydalanabilse o kadar kârdır. zaten asgari ücretle çalışıyor. hiç okumamış, 10 yıllık çalışan ondan fazla alıyor. sonra haklı olarak 'o kadar okudun da ne oldu benden bile düşük maaş alıyorsun' diye aklından geçiriyor.

    dönelim mühendisimize. aylarca asgari ücret ve uzun mesai şartları altında çalışmaya devam ediyor ama bir bakıyor ki olduğu yerde sayıyor. sonra 'o kadar okuduk değerimizi bilen yok. avrupa'da 5000 dolarla çalışırdım şimdi. bu türkiye cidden çok geri kalmış bir ülke' diye düşünmeye başlıyor.

    neyse kısacası bu işin ülkenin günümüzdeki durumuyla ilgisi olduğu kadar, çalışan profiliyle de ilgisi var. üniversite yatma yeri değil aksine kendini daha çok geliştirme yeridir.
  • herkesin üniversite okumaması gerektiği düşüncesini doğurur. evet, üniversite okuma oranı düşürülmeli. çünkü üniversite eğitimi ilgili meslek dalında kişiyi geliştirmek, hazırlamak için varken, sistem bunu sağlayamıyorsa ciddi bir problem var demektir.

    hiçbir yere varmayan 4 yıllık üniversite eğitimi yerine, teknik alanda meslek edindiren kurumlar gerekli bence. ülke çapında da ilk 10 15 üniversite hariç, bir dönüşüm sürecine girilmeli. böyle olunca, sayılı üniversite ve bölüm için de rekabet artacak.
  • Adam kayırmaların bu kadar yaygınlaşmasından sonra ne bekliyordunuz ki? İşsizlik diye bir gerçeğin olduğu ülkede kaçınılmaz bir son bu. Kendine bir şey katmamış kişileri tenzih ederek söyleyeceğim birkaç şey var. Örneğin mantar gibi çoğalan vakıf üniversiteleri ve her şehre açılmış üniversiteler var bu ülkede. Sırf bir üniversiteye kapağı atayım da nolursa olsuncu o kadar çok kişi var ki. Sen her şehre üniversite açıyorsun iyi güzel de her mezuna istihdam sağlayacak sanayi yatırımlarını da doğru bir şekilde gerçekleştirebiliyor musun? İnsanların işletme diye dalga geçtikleri bölümün aslında sizin kuramadığınız fabrikaları optimal bir biçimde yönetecek kişileri yetiştirmek için açıldığını kaç kişi biliyor? Peki şehit olan polis askerlerimizden kaçının iş bulamadığı için bu meslekleri tercih ettiğini biliyor musunuz? Bu ülkede emekli olup geçinemediği için ek işler arayan, o yaşına rağmen fabrikalarda çalışmayı sürdüren ne kadar emekçi kişi var haberiniz var mı? fizik, kimya vs. Bölümü bitirmiş yeni mezun kişilere çaresizlikten başvuru yaptıkları etüt merkezi veya kurslarda asgari ücretin yarısını maaş olarak vermeyi teklif ettiklerini ve bu yüzden kaç gencin intihar ettiğini duydunuz mu?