17 ağustos 1999

  • Gölcük merkezli 7.4 (bize göre çok daha fazla bu konu ayri bir baslikta hatta bi demlik cayla konusulur) şiddetinde yasanmis depremin tarihidir. İstesekte unutmak hatirlamamak mümkün degil.
  • "deprem" olgusunu İStanbul insanına tüm acısıyla öğreten gündür.
  • Deprem ülkesi olduğumuzu hatırlatan en acı hatıralar barındıran tarih.
  • O günden sonra yapılan yapıları gördükçe demek ki çok hatırlamıyoruz dediğim gün. 15 yıldan fazla geçti ancak deprem zamanı kullanılması planlanan boş alanlara bile binalar yapıldı. Bir istanbul depreminde (umarım yaşanmaz) faturanın ne kadar ağır çıkacağını öngörmek için müneccim olmaya gerek yok. ne yazık ki akıllanmıyoruz.
  • Dün gibi bugün
  • Birçok insanın yaşamını yitirmesine sebeb olan depremin tarihidir. Yataktan fırlayıp, tüm hayatımın gözümün önünden geçtiği o dakikaları hatırlamak yürek burkar.
  • Şüphesiz Türkiye'de deprem deyince akıllara ilk bu gün gelir. Büyük acıları öğrenmek zorunda kaldığımız günlerden biridir
  • Arama ve kurtarma konusunda nasıl da bomboş, bilinçsiz bir ülke olduğumuzun açığa çıktığı tarihtir.

    Ayrıca toprak altında can vermiş insanlarımızın ölü soyucular tarafından nasıl soyulduğunu da görmüştük. Ölmek de bir mesele tabii ama haysiyetsiz yasamak bambaşka bir konu. Bu haysiyetsiz insanlarla ayni havayı soluyoruz. Çok üzücü.

    Bir kez daha rahmet diliyorum yaşamını yitirenlere. Sorumluları hala cezalandırılmamis olsa da.
  • 8 yaşındaysanız ve eğer aşıksanız hayat çok kolay diyen cedric'e istinaden, 9 yaşındaysanız ve 99 depremini yaşamışsanız hayat çok zor.

    ben 7 yaşıma kadar anane ve dede yanında büyümüş, istenmediğini düşünen bir çocuktuk.

    7 yaşımdan sonrada yaz tatillerinde ananemlere geldim. ömer faruk ise benden bir yaş büyük ama dünyanın en olgun adamıydı ben de.

    o yaz tatilinde sünnet olmuştu. ben acıdı mı dediğimde yok yeaa diye şımarmıştı bana.

    ona bir ara büyüyünce ne olacaksın demiştim. seninle evlenicem dedi. ben saatlerce ağladım. sonra değiştirdi beni üzmemek adına büyüyünce ne olacağını.

    her gün değişiyordu. bir gün avukat oluyor beni kocamdan boşuyordu, bir gün nikah memuru oluyor hayır siz evlenemezsiniz diyen insanlar yüzünden benim nikahımı kıyamıyordu, öbür gün ben çok mutsuzsam palyaço oluyordu. ama her durumda beni mutlu edecek insan oluyordu. hatta avukat olup beni boşayacağını söylediğinde neden boşuyorsun dediğimde " ama seni mutsuz etmiş o adam ben de boşuyorum mutlu ol diye" demişti.

    hayatta tek amacı hayallerde dahi olsa beni mutlu etmekti.

    16 ağustos 1999 günü.

    sen de ben anneannelerimizde idik. seni de anneannen büyütmüş. yazın onda kalıyordun. o gün seninle kavga ettik. ben sana çok sinirlendim. 9 yaşındaki halimizle ister nispet de ister başa bir şey seninle oynamadım, şahinle oynadım, şahinle seni kıskandırdık.

    sen o gece bize kızıp, anne ve babanın yanına gittin. giderken de bana sana küstüm bir daha gelmiycem dedin.

    oysa sen her hafta bir iki gün anne babanın yanına giderken bana kızıp bunu diyordun. sadece bu kez doğru söylemişsin.

    o gece ben anane ve dedemle parka gittim. dondurma yedim. ve 17 ağustos 03.01 de başladı ve 45 saniye sürdü.

    o kırk beş saniye her şeyi berbat etmeye değdi.

    sizin eviniz yıkıldı. annen, baban, kardeşin ve sen vefat ettiniz.

    ben sağ çıktım. en son beni çıkardılar ama çıktık.

    ertesi gün biz köye gittik. sen aklıma gelmedin ki çocuk halimle. annem babam bile gelmediç neyseki babam beni görmek için o deprem zamanı 30 km yolu 7 saatte gelip kızılbüyü iyi diye görüp anneme gitti. ben babamı görünce ağladım. babam ben seviyor o kadar saatte bana ulaştı dedim. deprem zamanı mutlu olan tek insandım belki.

    sonra biz köydeyken ömer faruk öldü haberi geldi. sen ve ailen. her duamda yıllarca arzu abla, özcan eniştei şevval , ömer faruk diye sizlere dua ettim...

    senelerce anneannen bana eziyet etti. ortaokula başladım. yaşasa o da başlayacaktı dedi.liseye gittim ömerim de yaşasa gidecekti.

    hatta en canımı sıkan üniversite bitti. 2 sene doğuda çalıştım. anneannen dediki yaşasa ömerim bunlara kızar neden hala evlenmediniz bekarsınız derdim dedi. ben bağıra bağıra ağladım. anneannen teselli etti beni.

    ben de ona ömer yaşasa biz çoktan evlenirdikki dedim.

    kimse hala o gece bana küsüp annenlere kalmaya gittiğini bilmiyor. anneannen de vefat etti zaten.

    ama canım acıyor ömer. seninle ben evlenmesek bile birbirinin en iyi arkadaşı olarak hayatlarımıza yardımcı olacaktık. hiç biri olmadı. sen 9 yaşında kaldın ben 30 uma geldim.

    sen benim çocuğumsun artık.

    sarılıp öpüp kokladığım. kızma annen yaşındayım artık ömer faruk.

    edit: bu arada şahin evlendi. oğlu oldu adı ömer faruk. ben hala bekarım. yoksa adını unutur muyum