çocukken babanın işyerine gitmek


  • babam tedaş'ta işçi konumunda çalışıyordu ama büyük bir odası, dağınık koocaman bir masası vardı. birkaç defa gitmiştik, ama benim aklımda sonuncusu kalmış. o dağınık masa hâlâ gözlerimin önünde.

    aslında çok düzenli biriydi babacığım. çalışmalarını ayrı ayrı dosyalar, arşivlerdi. çelik dolabında tâ orta okulda tuttuğu defterlerini, kitaplarını saklardı.

    bazen hâlâ arada karıştırır, babamın 30-40 yıllık kitaplarını, defterlerini okurum. hele bir tarih kitabı var; sormayın. "nasıl sormayın."
    sormayın işte, güzel kitaptır.

    bizimkiler duymasın, babamın tüm kitaplarını evlenince uçurmayı düşünüyorum. zaten üç beş dönüm araziden feragatle babamın çelik dolabına muris kalmak istediğimi beyan edersem bir sıkıntı çıkaracaklarını zannetmiyorum. onlar için nakit daha mühim zira.

    benim karındaşlarımın yakıtı para olan beyinlerine bla bla...

    (bkz: sonunda kardeşlerimle bozuk olduğumu da öğrendiniz)
    (bkz: sevmiyorum kardeşim hepsi mal düşkünü dünyaperest çünki)