engelleme seçenekleri
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
-
bugünkü blog yazım
Köprünün korkuluklarına yaslanıp nefeslendi. Mavi suların derinliklerine dikkat kesildi. Hamiyet'in yüzünü görür gibi oldu. Kanı çekildi. Kalp atışlarının düzene girmesi beklerken bir parça rahatlayıp, sağ ve solundaki balıkçı tayfayı izledi. Herkes işini yapıyordu. Az önce o da yapması gerekeni yapmıştı.
https://tanerkoc.blogspot.com/2021/04/karakoy-iskelesi.html
-
bugünkü blog yazım
Yüzlerce metreden tarla faresini gören Doğan, sert bir dönüş ile avına pike yapıyor. Hıdır dağında sıcak ve soğuk hava it dalaşına giriştiler. Dağı şimdi bir sis bulutu kapladı. Dalaşı, kuvvetli olan soğuk hava kazandı. Güçsüzler kaybetmeye mahkumdur. Konu en basitinden hava olsa dahi.
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/12/uc-toprak-bir-tutsak.html
-
bugünkü blog yazım
Bilim, teknoloji ve sanat ülkelerin gurur kaynağıydı. Ama iyi bir insan olabilmek için hiç bir kurum eğitim vermiyordu. İyilik öğretilemezdi. Sağlıklı bir insanın kırk altı kromozom ile hayata merhaba demesi kanıtlanmışken; şayet araştırılırsa iyi insanların kırk yedi kromozomla dünyaya geldiklerine mesleğim üzerine bahse girebilirdim. Fazladan bir kromozom tanrının mucizevi hediyesiydi sanki. İyi insanlar, Zuhal'ler sanırım doğdukları ülkenin çok büyük şansıydı. Bizler disiplin ve başarı üzerine şartlandırılmış, zoraki hayatın gerçek anlamını ıskalıyorken..
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/08/ruhun-yolculugu.html
-
bugünkü blog yazım
Denizin iyot kokusu, boğazın temiz havasında eriyordu. Ama gecenin galibi tüm Kuzguncuk'u esir almış anason kokusuydu sanki. Günlük telaşenin, derdin, tasanın, öfkenin, neşenin, gülenin ve dahi ağlayanların akşam olunca sığındığı liman gibiydi. Ana kucağı da diyebilirim. Başın sıkıştığında anne kollarında huzur bulmak misali..
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/07/bir-kuzguncuk-hikayesi.html
-
bugünkü blog yazım
Canım İstanbul’un bilmem kaç yüz bin hanesinde herkesin ortak paydası olmuş neşe ve keder. Gece depreşen dertler, sabaha çıkıverince umuda yeşeriyor. Hani şans bu, bir ters dönüverse kader. Gel gör ki nefis hiç vermek değil de hep almak ister. Öyle yağma yok, matematik sekmez, iki iki daha dört eder. Acı çekecek iyiler. Yetmez biraz daha acı çekecekler. İyilerin çektiği zahmet, kötülerin saadeti olmalı. Şaşmaz!! Hayat bir üniversite olsa, “çok çalışıyorum ama bir türlü başarılı olamıyorum” diyen talebe olur iyiler.
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/06/serbulend-bey-konagi.html
-
bugünkü blog yazım
Miçolar tekneleri balıkçı barınağına bağlıyorlar telaşlı ama dikkatli. Günlükçü hepsi. Günün rızkından payına düşeni alacaklar. Kimi yavuklusuna koşacak, beriki akşama meyhanede ezecek yevmiyesini. Manav Necmi, Bakkal Raif, manifaturacı Suphi..Dükkanlarının önünü süpürdüler az önce. Günlük telaşeye hazır şimdiden hepsi. Çocukları okula uğurluyor şişmanca ablalar. Gözleme,börek ve pişi alınan kiloların işi. Bakmayın o kilolara, şafak vakti tarlaya koştular, birkaç saat kazma kürek salladılar. Nefes nefese evine varan şişman kadınlar, kaşla göz arasında çocuklara katık bile yaptılar.
Kısa bir cep hikayesi. Buyursunlar..
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/05/siyah-kayaliklar.html
-
bugünkü blog yazım
Bilmem kaç yüz yolcunun, bilmem kaç yüz farklı hikayesi döndü vapurun her bir mevkinde. Kendi özgül ağırlığına ilave olarak tüm bu insanları ve hikayelerini sırtlayan Çengelköy Vapuru ağır ağır yaklaştı iskeleye.
Hayaller farklı, rota aynı, iskele hep ortaktı. Ta ki iskeleye ayak basana kadar..Yazık ki ilk adım ile bu büyü bozulacak, canım İstanbullu makus kaderine razı olacaktı.
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/04/zaman-yolculugu.html
-
kişisel vitrin
Naif bir hikaye okuduğunuzu sandığınız anda psikopat bir katilin dönmesi üzerine ters köşe olacaksınız..
https://tanerkoc.blogspot.com/2019/10/her-sey-dun-gibi.html
-
bugünkü blog yazım
Adım Benito. Benito Del Toro. Doğma büyüme Datçalı'yım. Her Datçalı gibi buralı olmaktan gurur duyarım. Toprağına, denizine ve dar sokaklarında begonvillerin dans ettiği taş evlerine tutkunum ben. Ufukta çook güneş batırmış tepelerine, kaç yıldız kaydı yarışlarının yapıldığı koyu lacivert gecelerine, ve mahallenin veletlerinin kafası güzellere taze badem sattığı buram buram anason kokan meyhanelerine vurgunum ben. Balığına, balıkçısına, el değmeye kıyamadığın koylarına aşığım ben. Ben Benito Del Toro, Datçalı'yım. Bu kadim ilçeye Türkler ne der hani, çok afedersin köpek gibi hayranım.
(1994 - Ağustos 2 )
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/04/hayatin-terazisi.html
-
bugünkü blog yazım
Klarnete eşlik eden keman var olan acıyı katmerler gece boyu. Peçetelere yazılır şarkı istekleri. Gecenin ilerleyen saatlerinde ağır bir hava kaplar meyhaneyi. O anlar ruhun beden ile hesaplaşmasıdır. Ruh ister istemesine de, beden her isteğe nasıl cevap versin azizim. Terkeden sevgili kapıdan girsin. Kapı girişinde demlenen Selim’in, karanlık köşede gözlerden uzak başka bir masada Gönül’ün bedenleri mutlu oluversin. Şaşırır olma, o kader var ya o kader aynı mekanda bir araya getirir bizimkileri. Sabah vakti Hayri’nin kahvesi ile otelin kral dairesi arasındaki mesafeler kaybeden olunca nasıl da eriyip gitmişti. Meyhanede acının cinsiyeti, rengi makamı mevkii olmaz. Garibi de zengini de birdi.
https://tanerkoc.blogspot.com/2020/02/ah-su-ask.html
- başlık yok
- pek bir şey yok
- pek bir şey yok