engelleme seçenekleri
"sustu. konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. biliyordu; anlamazlardı."
cümlesi ile kapanan veyahut başlayan* bir aylak adam romanıdır.** mamafih üstteki yazara ithaf yapılmıştır.'*' zira kendileri de romanın ...devamını oku
cümlesi ile kapanan veyahut başlayan* bir aylak adam romanıdır.** mamafih üstteki yazara ithaf yapılmıştır.'*' zira kendileri de romanın ...devamını oku
"sustu. konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. biliyordu; anlamazlardı."
cümlesi ile kapanan veyahut başlayan* bir aylak adam romanıdır.** mamafih üstteki yazara ithaf yapılmıştır.'*' zira kendileri de romanın açılış cümlesi veyahut kapanış*** cümlesini yazmıştır.
*başlayan: başka bir er'in hayatında erk olabilen kelimeye işaret etmiştir.
**aylak adam: yusuf atılgan.
***kapanış: son'daki baş'langıç.
cümlesi ile kapanan veyahut başlayan* bir aylak adam romanıdır.** mamafih üstteki yazara ithaf yapılmıştır.'*' zira kendileri de romanın açılış cümlesi veyahut kapanış*** cümlesini yazmıştır.
*başlayan: başka bir er'in hayatında erk olabilen kelimeye işaret etmiştir.
**aylak adam: yusuf atılgan.
***kapanış: son'daki baş'langıç.
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
-
yazarların ruh hali
zor. "ne demek şimdi bu yâ hu?" belki de anlamaktasın içerimdekiyi sızıyı. sen doktor musun -ki? elinde neşter ile ur deşmeye çabalarsın. zor değil midir hayat şimdi pespaye ortamlardan doğar iken gökyüzü?
her şeyini kaybet-miş bir adama kim yaklaşabilir? "dokunamadım sana, ellerim neşter idi çünkü..."
bana yazar mısın? dertleşmek istiyorum.
-
düşün ki o bunu okuyor
ah! ölümlerden ölüm beğendim. celladım sen idin! neredesin?
sesini duyamıyorum. kapalı kapılar içerinde dönen dolaplar kafama çarpıyor, gerçekler yüzümü buruşturuyor. neredesin?
şimdiye fırsat sunuyor konuştuğum her an, ben şimdiden kaçıp geçmişe sığınıyorum, geçmişte misin?
söyle! neredesin? yaşamak benden terli atlar gibi dört nala kaçar iken bir umudum sende olduğunu n'asıl anlamazsın? neredesin?
bugün kementimi soru işaretlerinden yapacağım sevgilim ve soru işaretlerinden asacağım kendimi, neredesin?
-
yazarların ruh hali
"kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim,"
-
düşün ki o bunu okuyor
her şey azalarak bitmiş zanneder isem sevgilim. her şey azalarak bitmiş. peki ben? azalarak artan mıyım? hayır! azalarak biten... pörtlemem lazım sevgilim, hayata karşı pörtlemem. ama n'asıl?
-
düşün ki o bunu okuyor
ümit kapılarından döndüm, kapıyı çaldım, açan yok idi. tek kaldım, yalnızdı gökyüzü, yalnızdım. koca bir gökyüzü düşün, alabildiğine geniş, muhayyel edemeyeceğin derecede, gökyüzü işte, bilirsin... ve o gökyüzünde bir yıldız düşün, tek kalmış bir yıldız, insanlığın görebildiği yegane yıldız. o yıldız benim sevgilim. haberlerde değilim, ajanslara düşmüyorum, kimse benden söz etmiyor, biliyorum çünkü parlayamıyorum.
kendime kapıldım, gidiyorum. ama bir bilebilsem nereye gittiğimi. yol'u bir tarif edebilsem... ah! ne uzağım artık yollardan. n'için kimseler kapımı çalmamakta?
"tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya tarantulaymış benim adım diyecek değilim!"
yoruldum. neredesin? bir uzak semti gibi parlar iken gözlerin, geceleri eğlence için raks eder iken alemlerde şanı çıkmış meyhanelerde, benim sabahları n'asıl akşam ettiğimi, geceleri ise n'asıl sabah ettiğimi nereden bilebilirsin... ben söyleyeyim, koca bir "ah!" ile.
şimdi uçurumda açan çiçek gibiyim. köklerim toprağa alabildiğine uzun olsun isterdim, sahibim beni diker iken bunu düşünemedi, köklerim alabildiğine kısa, yağmur yağıyor, boran bastırıyor, rüzgar şiddetli, kopacağım herhal...sevgilim koptuğum yerden uçurumdan aşağı sürüklenmek acı vericidir. nerdesin?
nerdesin -ki ben artık delirmenin evrelerine misafir olur iken, tüm sokakları kendime mesken bilmiş iken, kaybettiğimi artık aramaz iken, sen şimdi alemde dünya hali ile kendinden mi geçmektesin?
sessizliğin gölgesinde adımlarımı sayar iken, gece uyanmalarımda simsiyah havaya kendimi kusar iken, dolmanın bir diğer hali olan boşalma halinden ber'i iken, insanlardan nefret eder hâle gelir iken, nerdesin?
zaman geçmekte sevgilim, jilet gibi deşmekte bağrımızı. kurtulmak istediğimiz şeyin bize bu kadar yakın olduğunu bilmek, bu bilmek hâli ile adımlayamamak, yorucu olduğu kadar hüzün dolu da... kurtulmak istediğimiz şey "biz'iz," sevgilim, kendimimiz... ama insan kendini değersiz bir eşya gibi çöp kutusuna atamıyor, değil mi?
çekmek zorunda olduğumuz dertleri -n'için zorunluluk?- heybemize atıp, yollara çıkar iken, kendimizi bıraktığımız yerde bulamadık. hata ettik, yola kendimiz ile çıkmamız gerekiyormuş sevgilim, hata ettik!
gez, eğlen ve anla sevgilim. kitaplar ile aranı açma. sıkı tut kendini. kendine sahip çık. onlara fazla güvenme. hiçbir sözüme aldırma. buna bile...
hoşça kal değil sevgilim, elveda!
-
yol
“Yol, kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir.” (s.69)
Oruç Aruoba, Yürüme
-
blog sözlük itiraf
"bu başlığa daha önce (15) entry girdiniz."
bu başlığa bir şeyler yazmadan önce bu duruma bakmaz idim hiç, takılmazdım. şimdi niye ise takıldım. her neyse...
neler olmadı -ki şu son 5 ayda hayatımda. çeşitli kararlar verdim. belki de verdiğim bu kararlarda başkaları tarafından zor'a* mahkûm bırakılarak iradem ve hâl'im dışında karar verdirildim. 'insanlara güvenmek gibi bir hata yaptım, akıllanmadım...' saf masumiyet anlarında insanların tabii suret ile diğer "insan kardeşlerini düşünecek", diye bir sahte-gerçekliğe kapılıyor idim.(yeni fark ettiğim...) terklere maruz kaldım, "aylak bey, ruh sağlığı hastanesinde bir süre kalmak ister misiniz?"e maruz kaldım, üniversiteyi bırakmaya karar kıldım, majör depresyon ve anksiyete bozukluğu tanılarına muvaffak kılındım. hiçbirini ben istemedim. 'karıncayı da ben incitmedim!'
deliliğin sınırlarında dolaştığımın farkına vardım. bu çok gerçekçi ve korktucu anlarda kendi irademe hakim olamayışımın saf gölgesi üstünde renkler ve kokuların ne denli bunaltıcı ve baktığım her şeyin ne denli sahte olduğunun farkında vardım. -düzeldim zannediyorum, yaşadığım bir psikoz idi.-
gene reçeteli ilaçlar kullanmaya başladım. "yas," sürecini tamamlayamam sebebi ile kendim ile aramı epeyce açtım. yusuf atılgan'ın, "aylak adam," romanını çok sever idim... hoş, halâ da sevmekteyim. ilk defa sözlük'e girer iken bu ismi almam tesadüfi bir anın temennisi değil de daha çok gerçekçi bir anın ortağı olmama katkı sağladığını şimdi görmekteyim.
"aylak adam ismi sizin ne için ne ifade ediyor?" der iseniz, bu adam, yani 'aylak,' olan adam 'ben,' oluşumdan kendisini kendime çok yakın hissetmekteyim. şu an istanbul sokaklarında 'aylak aylak,' dolaşmaktayım. ah! ne hayaller ve ne de güzel bir hayatım var idi. evet! karadenizde gemilerim battı!
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?"
yalnızlığın bu kadar canımı acıtması normal mi? çıkar peşinde koşan bunca insanın karşısına geçip, "sizler çıkarcısınız ve bu dünyada yaşamayı hak etmiyorsunuz!" desem, yeri midir? sıkılganlığım, 'kendilik,' halimin en olağan göstergesi midir? ölüm her şeyi alıp götürecek iken bu çaba n'içindir? yaşam bu kadar güzel iken 'ölüm fikrine,' fikrine kapılıp her şeye bir 'es' vermek niyedir? sahi, insan kendi hayatına n'için bir 'es' verir? tekrar geleceğim ve yazacağım. aklımda. tekrar sözlük'e geldiğimde 'mutluluk paragrafları' yazmak istiyorum. bunu çok yapmak istiyorum ve sizleri de bu mutluluğuma dahil etmek istiyorum... her ne ise. esen kalın efendim, kendinizi hiçbir yerde unutmayın, ışık ile...
-
düşün ki o bunu okuyor
düştüm. nerede idin? sözler verilmiş idi. hatırlar mısın? gözlerinin içine baktığım anlarda bana bir dalgalanma hâli ile "seni hiçbir zaman terk etmeyeceğim," sözlerinin gerçekten hiçbir mahiyeti yok muydu?
güzelim, derde düşürdün beni, nerede idin? hastalandım. yataklara düştüm. annemi ve kendimi ağlattım geceler boyu, nerelerde idin?
neden yaptın? artık çalıcak kapım yok. kendime bakmam lazım. ağlamak geliyor be içimden. ah! lanet olsun. ne kaldı benden geriye. ne kaldı? geçer.
-
nilgün marmara
çok korkuyorum nilgün, çok. bir mektuptan ne denli korkulabiliyorsa, o denli korkuyorum.
-
intihar
bu sıralar n'için seni bu kadar düşünüyorum? ah! yanlış anlama 'seni' değil, intihar mefhumunu. çok korkuyorum, çok. kullandığım ilaçların birinin üstünde, "yüksek riskli ilaç,"* yazmaktadır. peki hayat, 'çok daha riskli değil mi?' "yazık, şairler kadar cesur değilim!"**.
şimdi derdimi kime anlatayım; dağlara, taşlara veyahut insanlara?.. çevremdeki insanların dağdan, taştan ne farkı var ki? ne kadar acı değil mi?
hayır! her şeyin 'melankolisini' yapıyor değilim. kötü şeyler gördüm hayatta; belki herkes kadar, belki herkesten biraz daha az. bilmem, babam alkolik idi mesela; bilmem, annemi bir başka erkek ile gördüm çocuk yaşta iken... bilmem, bileklerimi kestim sevdiğim kadın beni istemediğim zaman. bilmem, çok içtim, sokaklarda kaldım, ayaz idi... bilmem, daha çok olmadı, terk edildim. bilmem, ihanet ettim, ihanete uğradım. bilmem, kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçlar kullanmaya başladım son zamanlarda. bilmem, hayat ile bağımın kopmuş olduğunu hissetmekteyim; şöyle, yaşadığım an'lar bir rüya mı diye soruyorum bazı zamanlar. 'herhangi bir kimseyi nerede gördüğümü' hatırlamıyor oluyorum mesela...
ben mi? baksanıza, yazamıyorum dahi! eskiden kalemim kuvvetli idi, hayatım da... şimdi mi? her şeyimi kaybettim. bir gün galata'ya çıkacağım, kuleye canım... bakacağım semaya, sena... "ah! gidiyorum bu!"
*nervium.
**ismet özel, karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.
- pek bir şey yok