sözlük yazarlarının şiirleri
-
Yeniden yazılmaz bu hikaye
Boşlukları doldurmak kadar istemsizce
Şeritler kayar altından hiç gitmesen de
Elde var cevapsız sorular
Bir gün belki birileri anlar
Bu bir kaza süsü verilmiş intihar. -
Memleketimde,
Bilge, cahilden kaçıyor; akıllı, deliden...
Aynalar bile gösterir olmuş, insanı tersinden.
Haklı susmuş, terazi şaşmış, millet alışmış.
Belli ki su yolunu bulamıyor artık kendiliğinden. -
yıkılışlar...
Temelimize patlayıcılar yerleştirmeleri gerekiyordu.
Bir kepçeyle yıkılacak kadar çürük değildik, küçük değildik.
Güzel olaylara vesile olacak mıydı bu yıkılışlar?
Bilsek direnir miydik... -
Bir kere miymiş; sevmek içten, öpmek lebden?
Gün'ü kaybedenler, hep mi kaybetmiştir dünden?
Ölmek mi isterim şimdi ruhum komadayken?
İçin için yanıp da birden kül olmazken.
Yaşıyoruz işte kendi derdimizle; herkes gibi, sen ve ben... -
Şu duvarlar, şu sınırlar gerçek...
Birlikte örüp, çizdiğimiz.
Yasaklayan da, yasaklanan da biziz
Çabalamaktansa, sihirli sözcüklerden medet uman da
Öldüren ve öldürülen, nefesler, hayaller, hayatlar da
Damları akan evlerde, seslerin yankılandığı köşklerde oturan da
Biziz...
Gerçeği fısıldayıp, yalanı haykıran da
Dalgaya izin verip, dalgayı kıran da.
Yaptıklarımızın, yapacaklarımızın,
Tamir edip, yıkacaklarımızın...
Hepsinin müsebbibi biziz
Hepimiziz...
-
Uzun zamandır öyle...
Alışmış ara sıra aynada denk geldiği yüz çizgilerine
Rüzgar girmese de camdan, üşümeye.
Böyle bir küflü yalnızlığın, rutinliğine.
İhtiyacı canlıya..
Banknota değil de kalbi atana.
Umudu "hiçbir" zaman dönmeyecek devrana.
O duruma doğru ilerliyorum yaşarsam..
Herkesin gidişine arkadan mendil sallarsam.
Bu yabancı, tereddütlü, eğreti bakışlardan kaçamazsam... -
Bir gün ben de giderim ceketimi askıdan alıp
Neresi olursa, sadece haritaya bir ok atıp
Çünkü bu sokaklar hep sana çıkmış, çıkacak
Çünkü İstanbul beni hep yıkmış, yıkacak..
Hesap sormadan, vermeden
Kim kimi kandırmış bilmeden
Bir gün ben de kanatlarımı takıp uçuruma yürürüm
Dibe varmadan kim bilir daha neler görürüm.
Ortada şişenin dibi
Küllükte izlemiş izmaritler birbirini
Gece sakin, gece sessiz ilerlemiş
Perde gözlerimden yavaşça inmiş... -
kafası kıyak, kürekleri boşlamış sandalcı,
beklenenden erken varacaksın dememiş miydi falcı?
doğruya da yanlışa da eşit uzaklıktasın
seçmedikçe de hep denizin ortasındasın
cam fanusun içinde birkaç sinek
bu tarafa bakan yok, delirdiğini kim bilecek
belki de cehennem sürekli tekrardan ibaret
geçti dediğin o elemli günler, eminim yine gelecek.
iyiye giden yol, iyi olmak zorunda değil..
kötüye giden yol, kötü olmak zorunda değil.
yaşamak anbean tercih yapmak demekmiş anladım... -
ateş sönse de karşıki tepede
umudun dumanı hala tütmekte
akıp gider zaman avucumuzdan
güzel günler zihnimizde bizimle.
sona beraber kürek çekiyoruz
dünyanın yarısı boş mu be adem?
yokuş yukarı kamyon itiyoruz
derdimiz bir gün biter mi be adem?
bir güz ki daha berbat zemheriden
hayal ters kelepçe derdest edilen
merhamet bekleme asla zalimden
geçip gideriz elbet bugünlerden.'*' -
İstanbul'u izlerim, kah yalnız, kah acısız.
Gece ay ışığında, masumdur desen değil.
İnsanlar ki diş dişe, geçmez vakit sancısız
Yeni gün şafağında, adildir desen değil.
İstanbul'u izlerim, yıldızlar ki uzakta.
Birdenbire düşünce, Hızır'dır desen değil
Tek an bile durmadan, her seferde ayakta
Geçmez ki büyüyünce, Kamil'dir desen değil
İstanbul'u izlerim, suskun, şaşkın, uykusuz
Gamla yıkanmış yollar, solgundur desen değil
Bir telaştır içinde, kim kaldı ki korkusuz.
Sonu iple çekerken, yorgundur desen değil
İstanbul'u izlerim, bize benzer hayatlar
Yıkılmış tarihinde art arda saltanatlar
Yaralar sarılıp da, dinecektir feryatlar
Çirkindir desen değil, renksizdir desen değil.'*'
-
Sustum istediğin gibi, artık es
Ey rüzgâr, işte şimdi 100 km hızla es
Bundan böyle almayacağım gram nefes
O kaotik şehirler benim…
Mazgallar gibi içim, tıkanır sellerde
Deniz kumundan sanki yüreğim
Yıkılır depremlerde…
Es hayat istediğin gibi, artık es
Dilimi sonunda yutturdun
Düşlerimi imkânsıza uçurdun...
Sonuçta,
Eller gibiyim yenik
Eller gibiyim kırık
Eller gibiyim uzak…