sarı tebessüm

  • dram/romantik türde yerli sinema filmidir..

    filmin yönetmen koltuğunda seçkin yaşar oturmaktadır. aynı zamanda filmin senaristliğini de üstlenmiştir..

    başrolde Şahika Tekand, Levent Özdilek ve Mahir Günşiray oynuyor..

    filmde resim galerisi sahibi eda karakterinin hayatına konuk oluyoruz. eda, hayatında aşkı mı, cinselliği mi seçecek. yoksa ikisini birlikte mi yürütecektir. bu olaylara tanıklık edeceğiz filmde..

    oyunculuklar ortalamanın üstündeydi. Şahika Tekand her zamanki gibi etkileyici, zarif, alımlı ve cazibeliydi. levent özdilek ve mahir günşıray da rollerini kotarıyordu. oyunculukları eleştirenlere katılmıyorum. şunu söylemek istiyorum. oyunculardan üstün bir performans beklenmemeli izlerken. çünkü hayat verdikleri karakterler üst seviye oyunculuk gerektiren karakterler değil. aksi halde filmdeki önemli oyuncuların tamamı kendini kanıtlamış kişiler. diyeceğim şu ki, Şahika Tekand'dan sally hawkins performansı, - ki bu rolüyle Ankara Film şenliği'nde Jüri Özel Ödülü kazanmıştır.- Levent Özdilek'ten Anthony Hopkins, Mahir Günşiray'dan Robert De Niro performansı beklenmemeli. filmi bu düşünceyle izlemek daha keyifli olacaktır diye düşünüyorum..

    müzikleri güzeldi. filmle oldukça uyumluydu. hüzünlü, şehvetli ve gerilimli..

    eda, duygusal çekim ile tensel çekim arasında sıkışan bir kadındır. idris'le evlidir, onu çok sever, ona sırılsıklam aşıktır. hayatına ondan başka bir erkeğin girmesini istemez. ancak idris'le aralarındaki bazı cinsel sorunlar vardır. eda'nın idris'e karşı hissettiği duygusal bağ cinsel arzularından güçlü müdür değil midir bunu izliyoruz filmde..

    sarı tebessüm'de sinemamızda alışkın olmadığımız bir kesimi görüyoruz. filmde yazarlar, ressamlar, şairler, müzisyenler, yönetmenler gibi entelektüel birikimi yüksek çevreden bahsediliyor..

    sarı renginin ihaneti, pişmanlığı, ızdırabı ve ölümü temsil ettiği düşünüldüğü için filme sarı tebessüm adı verilmiş diye düşüyorum..

    sarı tebessüm'de klasik yerli filmlerimizin aksine epey erotik sahne bulunuyor. konusu bakımından bu sahnelerin olması da son derece doğaldır ve yadırganmaması gereken bir durumdur. fakat şunu söylemeden de geçemeyeceğim filmdeki sevişme sahneleri oldukça yapmacıktı..

    filmi bazı çevreler en kötü filmler listesine almış ve oyunculukları eleştirmiş. ben ikisine de katılmıyorum. sarı tebessüm'ün oyunculuklarıyla değil konusu itibarıyla önemli bir yapım olduğu düşünüyorum..

    sarı tebessüm'ü seksenlerin ikinci yarısıyla doksanların ilk yarısında çekilen bunalımlı, karanlık filmler ekolünün önemli bir parçası olarak görüyorum..

    filmi sinematografik olarak çok başarılı bulmasam da konusu itibarıyla önemli buluyorum..

    Şahika Tekand'a öteden beri hayranlık ve saygı duyuyorum. etkileyici bir oyuncu ve cazibeli bir kadın. bu filmde kendisiyle ilgili bir ayrıntı dikkatimi çekti. oyuncu filmde parliament içiyordu. bu detayı anlamsız bulanlar olacaktır ancak bu benim için anlamlıydı, bu yüzden de çok hoşuma gitmişti. bu tercihini görünce kendisine olan hayranlığım ve saygım daha da arttı..

    sarı tebessüm'de dikkatimi çeken önemli bir husus var. erkek, her ne kadar sanatçı ruhlu'*' olsa da ilişkilerde baskın olmayı istiyor. yani ataerkillik toplumumuza o kadar nüfuz etmiş ki erkek, sanatçı dahi olsa bu durumdan kurtulamıyor'*' hâl böyle olunca da ne yazık ki olan kadına oluyor. bu tür ilişkilerde kadınlar çıkmaza giriyor, üzülen yıpranan taraf oluyor..

    kedi öpücüğü deyimini ilk defa bu filmde duymuştum ve bu cümle hoşuma gitti..

    film afişi gösterime girdiği dönemde bazı tepkilere neden olmuş. sarı bir zemin üzerine kırmızı rujlu bir kadının dudakları yan biçimde görünüyor afişte. bu da bazı estetik anlayışından yoksun insanlar tarafından art niyetli olarak yorumlanmış..

    aşağıda filmle ilgili bazı ayrıntılardan bahsedeceğim. izlemeden önce detayları öğrenmekten hoşlanmıyorsanız aşağıda yazılanları okumamanızı öneririm..

    --- spoiler ---

    eda hanım ile idris bey arasında geçen diyalog.

    — sana aşık oldum.

    — ben de sana aşık oldum.

    — bu kadar kısa zamanda nasıl oldu bu?

    — zamanımızın az olduğunu bildiğimiz için herhâlde. yarın istanbul'a dönmem şart. sen ne zaman gelebilirsin? bu kazı ne zaman biter?

    — bu kazı otuz yıldır sürüyor, otuz yıldan önce de bitmez. ama ben devam etmeyeceğim. yarın seninle birlikte döneceğim ve bundan sonra hep yanında kalacağım. iyi düşün, poseidon'un önünde veriyorsun bu sözü.

    — poseidon değil o. sıradan bir ırmak tanrısı. efsaneye göre birbirini çok seven iki sevgili varmış. keçi ayaklı tanrı mutluluklarını kıskanmış ve onları ayırmak istemiş. sevgililer ırmak tanrısına yalvarmış. o da onları yan yana akan iki dereye dönüştürmüş. ovada birleşip denize birlikte karışmışlar.

    — sen de benimle aynı şeyi yapabilir misin? tek gerçek beraberlik olan ölümde beraberliğe cesaret edebilir misin? ırmak tanrısının önünde soruyorum. benimle birlikte intihar eder misin?

    eda hanım ile iş yerindeki adam arasında geçen diyalog.

    — pardon nerede kalmıştınız?

    — sarı diyordum. bir yanıyla hayatı, ışığı temsil ediyor. ama bir yanıyla da ölüme, hastalığa, kötü olana yakın. ingilizcedeki sarı çoraplar giymek deyimini düşünün. bu deyim ihanete uğramayı, kaba ifadesiyle boynuzlanmayı anlatır.

    — tekrar özür dilerim tuğrul bey, iki satır konuşamadık.

    — önemli değil, ne diyordum, ah ihanet. sarı aynı zamanda ihanetin rengidir. fransızcadaki sarı gülüş deyimi de aynı şeyi anlatır. ihanet...

    --- spoiler ---