geceye bir şiir bırak

84 entry daha

  • ALTINCI GÜN

    Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,
    Siz yoktunuz.

    özdemir asaf
  • Seçkin bir kimse değilim
    İsmimin baş harfleri acz tutuyor
    Bağışlamanı dilerim

    Sana zorsa bırak yanayım
    Kolaysa esirgeme

    Hayat bir boş rüyaymış
    Geçen ibadetler özürlü
    Eski günahlar dipdiri
    Seçkin bir kimse değilim
    İsmimin baş harflerinde kimliğim
    Bağışlanmamı dilerim

    Sana zorsa yanmaya razıyım
    Kolaysa affı esirgeme

    Hayat boş geçti
    Geri kalan korkulu
    Her adımım dolu olsa
    İşe yaramaz katında
    Biliyorum
    Bağışlanmamı diliyorum

    A. Cahit Zarifoğlu
  • delikanlım!.
    İyi bak yıldızlara,
    onları belki bir daha göremezsin.
    Belki bir daha
    yıldızların ışığında
    kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..

    Delikanlım!.
    Senin kafanın içi
    yıldızlı karanlıklar
    kadar
    güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
    Yıldızlar ve senin kafan
    kâinatın en mükemmel şeyidir.

    Delikanlım!.
    Sen ki, ya bir köşe başında
    kan sızarak kaşından
    gebereceksin,
    ya da bir darağacında can vereceksin.
    İyi bak yıldızlara
    onları göremezsin belki bir daha…
    Nazım hikmet ran
  • akılla bir konuşmam oldu dün gece;
    sana soracaklarım var, dedim;
    sen ki her bilginin temelisin,
    bana yol göstermelisin.
    yaşamaktan bezdim,ne yapsam?
    birkaç yıl daha katlan,dedi.
    nedir; dedim bu yaşamak ?
    bir düş, dedi. birkaç görüntü.
    evi barkı olmak nedir ? dedim;
    biraz keyfetmek için
    yıllar yılı dert çekmek,dedi.
    bu zorbalar ne biçim adamlar ? dedim;
    kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
    ne dersin bu adamlara , dedim;
    yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
    benim bu deli gönlüm, dedim;
    ne zaman akıllanacak?
    biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
    hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
    dizmiş alt alta sözleri, hoşbeş etmiş derim, dedi.
    ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
    kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
    sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.
    ben düşündükçe var dünya, ben yok.
    .
    Ömer Hayyam
  • uzaktan seviyorum seni
    kokunu alamadan,
    boynuna sarılamadan
    yüzüne dokunamadan
    sadece seviyorum

    öyle uzaktan seviyorum seni
    elini tutmadan
    yüreğine dokunmadan
    gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
    şu üç günlük sevdalara inat
    serserice değil adam gibi seviyorum
    öyle uzaktan seviyorum seni
    yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
    en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
    en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
    öyle uzaktan seviyorum seni
    kırmadan
    dökmeden
    parçalamadan
    üzmeden
    ağlatmadan uzaktan seviyorum
    öyle uzaktan seviyorum seni;
    sana söylemek istediğim her kelimeyi
    dilimde parçalayarak seviyorum
    damla damla dökülürken kelimelerim
    masum beyaz bir kağıtta seviyorum
  • "ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi alevden;
    sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu..."
  • Analardır adam eden adamı
    aydınlıklardır önümüzde gider.
    Sizi de bir ana doğurmadı mı?
    Analara kıymayın efendiler.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
    uçurtması geçiyor ağaçlardan,
    siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
    Çocuklara kıymayın efendiler.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    Gelinler aynada saçını tarar,
    aynanın içinde birini arar.
    Elbet böyle sizi de aradılar.
    Gelinlere kıymayın efendiler.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    İhtiyarlıkta aklına insanın,
    tatlı anıları gelmeli yalnız.
    Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
    efendiler, siz de ihtiyarsınız.
    Bulutlar adam öldürmesin.

    Nâzım Hikmet Ran - Bulutlar Adam Öldürmesin
  • işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken ben bir geceyi
    bir uzun geceyi gene uykusuz
    ağrılar içinde geçirmişimdir
    düşünmüşümdür hasretliği ölümü
    seni memleketi düşünmüşümdür
    seni memleketi dünyamızı.

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken hiç umut yokmu
    umut umut umut........... umut insanda.

    nazım hikmet
  • Seni göremedim diye bu bahar
    İçimde bin türlü duygunun isyanı var
    Turnaların gökyüzünü sevdiği kadar
    Seni sevdiğimin farkında mısın?

    -Yavuz Bülent Bakiler
  • sevgili dost,
    bu ne dalgınlık?

    sevgili dost,
    aşık mısın?

    sevgili dost,
    istanbul'a?
  • gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
    gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
    sen bir şehir olmalısın ya da nar
    belki granada, belki eylül, belki kırmızı
    gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
    çok idil, çok deniz, çok rüzgâr
    çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun
    sanki bana, sanki ah, sanki olur a
    aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini
    diye övgü, diye sana, diye haziran
    heves uykudaysa ruh çıplak gezer
    gazel bundan, keder bundan, sır bundan
    gözlerin şehirden yeni ayrılmış
    gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan
    hadi git şehirler yık kalbimize bu aşktan

    Haydar ergülen
    Edit: dinlemek isterseniz
  • Bir kedi gibi bekledim seni
    Bazen yanağımı pencereye yaslayıp
    Bazen saatlerce yağmur altında ıslanıp
    Öyle ürkek öyle yorgun
    Öyle çaresiz ve ıslanmış
    ve bir o kadar üşümüş...

    Bir kedi gibi bekledim seni
    Bazen başıboş sokak ortasında
    Bazen bir çocuk parkı bankında
    Öyle boynu bükük öyle biçare
    Öyle merhamet ve sevgi dolu
    ve bir o kadar özlemiş...

    Bir kedi gibi bekledim seni
    Belki bir gün dönersin diye
    Geldiğinde yanına kıvrılıp yatarım diye
    Öyle hasret ve tutkuyla
    Öyle bir başına ve yalnız
    ve bir o kadar beklemekten bıkmış...

    16.9.2017
  • Gidelim buradan... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... Burası bizim değil. Nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? Her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... İlaçlarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Soru sorma artık bana. Soru sormayayım sana. Her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan. Burada insanlar kötü. Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... Bak uyuyamıyorum yine. Senin de uykuların defolu, bölük pörçük. Huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan. Ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. Sonra gidelim. Hadi...
    (bkz: gidelim buralardan )
    (bkz: ali lidar)
  • Yüz yıl oldu yüzünü görmeyelim,
    Belini sarmayalı,
    Gözünün içinde durmayalı,
    Aklının aydınlığına sorular sormayalı,
    Dokunmayalı sıcaklığına karnının.

    Yüz yıldır bekliyor beni
    bir şehirde bir kadın.

    Aynı daldaydık,aynı daldaydık.
    Aynı daldan düşüp ayrıldık.
    Aramızda yüz yıllık zaman,yol yüz yıllık.
    Yüz yıldır alacakaranlıkta koşuyorum ardından.
    NAZIM HİKMET/HASRET 1
  • Insandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
    hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal.
    yalnızca acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan.
    ve ayrılık anneden vatandan arkadaştan.
  • Karşımdasın işte…
    Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
    Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
    Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
    Tıkandığım o an,
    Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
    Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
    Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
    Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
    Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
    bitti artık hepsi…

    Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
    Bakış açım belli oldu yine.
    Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
    Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
    Dağlara çarptım her esişimde.
    Yollara küfrettim her gidişinde.

    Demiştim sana hatırlarsan:
    “Önemli olan zamana bırakmak değil,
    zamanla bırakmamaktır..”
    Şimdi bana, geçen o zamanın
    Unutulmaz sancısı kalır

    Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
    Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim.
    nazım hikmet
  • Dokunmadan sevdim seni, görmeden ve hissetmeden.
    Haberin Olmadan kalbimi açtım sana,
    Hayalimde okşadım saçlarını,sarıldım doyasıya
    Düşünmeden sevdim,sonunu düşünmeden.

    Doğuş Hakan Yılmaz
  • sanırım olay İstanbul’da geçiyordu
    ismini vermek istemeyen caddelerde
    olası bütün kaçış yolları tutulu
    yurtlarından çıkarılan adamlar arasında
    ve aşk, aniden yola fırlayan bir çocuktu.

    artık halka açık bir yerde bekliyor seni hayat
    orda sana ölçü, birim ve düzen verilmemiştir
    mümkün mertebedeki adamlar ve kadınlar
    beherler, masa saatleri ve ergonomi
    yok, ama herkes uyanık birtek benim uykum var
    değil mi ki beş dakikada bir erteliyorum seni…

    korkuyorsun, üşüyorsun ve yanlış anladın
    şairi yanlış anlamak daha güvenlidir
    daha konforlu daha kurumsal daha aciz
    şimdi unut bunları ve tüm gücünle bana güven
    Kaybedeceğiz!
    hayır, bu sefer doğru anladın

    ispat edemem fakat öylece içime baktın
    ve sonra kalbim olaysız bir şekilde dağıldı
    ne kadar koştuysam da nefesim hala çok yakın
    bilerek ve isteyerek değilse gerçek midir bu acılar
    haberin bile yok oysa dünyanın en güzel kızısın
    ama dünya bunda kasıt arar!

    Yine de, gel ve al yüzümü eline
    Haydi sev beni, konu serbest…

    Furkan Çalışkan
  • Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    Bana dönesin diye bir bir kapattım
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz
    Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    Durma kendini hatırlat.
    -》 Turgut Uyar
  • Her yere yetişilir
    Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
    Çocuğum beni bağışla
    Ahmet Abi sen de bağışla

    Boynu bükük duruyorsam eğer
    İçimden öyle geldiği için değil
    Ama hiç değil
    Ah güzel Ahmet abim benim
    İnsan yaşadığı yere benzer
    O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
    Suyunda yüzen balığa
    Toprağını iten çiçeğe
    Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
    Konyanın beyaz
    Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
    Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
    Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
    Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
    Öylesine benzer ki
    Ve avlularına
    (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
    Ve sözlerine
    (Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
    Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
    Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
    Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
    Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
    Minibüslerine, gecekondularına
    Hasretine, yalanına benzer
    Anısı ıssızlıktır
    Acısı bilincidir
    Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
    Gülemiyorsun ya, gülmek
    Bir halk gülüyorsa gülmektir
    Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.
    Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
    Dirseğin iskemleye dayalı
    - Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -
    Cigara paketinde yazılar resimler
    Resimler: cezaevleri
    Resimler: özlem
    Resimler: eskidenleri
    Ve bir kaşın yukarı kalkık
    Sevmen acele
    Dostluğun çabuk
    Bakıyorum da şimdi
    O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.

    Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
    Biz eskiden seninle
    istasyonları dolaşırdık bir bir
    O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
    Nazilli kokardı
    Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
    Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
    Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
    Kadının ütülü patiskalardan bir teni
    Upuzun boynu
    Kirpikleri
    Ve sana Ahmet Abi
    uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
    Sofranı kurardı
    Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
    Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
    Çocuklar doğururdu
    Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
    O çocuklar büyüyecek
    O çocuklar büyüyecek
    O çocuklar...
    Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
    Umudu dürt
    Umutsuzluğu yatıştır
    Diyeceğim şu ki
    Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
    Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
    Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
    Çocuklar, kadınlar, erkekler
    Trenler tıklım tıklım
    Trenler cepheye giden trenler gibi
    İşçiler
    Almanya yolcusu işçiler
    Kadınlar
    Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
    Ellerinde bavullar, fileler
    Kolonyalar, su şişeleri, paketler
    Onlar ki, hepsi
    Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
    Ah güzel Ahmet Abim benim
    Gördün mü bak
    Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
    Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
    Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
    Gelse de
    Öyle sürekli değil
    Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
    O kadar çabuk
    O kadar kısa
    işte o kadar.

    Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
    Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
    Mendilimde kan sesleri.
84 entry daha
/ 6