geceye bir şiir bırak
-
Gerçi ömrün senin, şafaklarda
Yeni açmış çiçekle kardeşti.
Gerçi ömrüm benim, bir ateşti.
(bkz: Ahmet Haşim ) -
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
"Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
Fındıklarımızı basıyor
Neyleriz kararan tomurcukları
Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
Tecimenlere yalvarıyoruz:
Bir "Hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
Bir banka az çiziniz bir yalvarma
Bizden size ve sizden dışardakilere
Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
-Evet efendim-
Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
Yazların motorlu çingeneleri
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş
Toprağa tutku, kendinden dolayı
Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para
Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga
Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga
Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
-Bilmiyoruz neden kavga.
Sonra kasabanın cezaevinde
Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
Günlerimiz iterek genişletiyoruz
Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye
Durup ince şeyleri anlatmaya
Kimselerin vakti olmasa da
Okulların kadın öğretmencikleri
Tatil günlerini çoğaltsalar da
Kutsal nemiz varsa onun adına
Gözlerimiz için bağlar dokusalar da
Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
Açmaya ilkyaz çiçekleri
Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz
Gülten Akın - İlkyaz -
büyük şair Abdülhak Hâmid Tarhan'dan ulu önder ATATÜRK'E İTHAFEN YAZDIĞI ŞİİR.
“Hudâ-yı Mustafa Kemal
Onun kudumü için saklamış bu ülkeleri,
Fakat sezâdır o Hâlık ederse gökle yeri,
Fedâ-yı Mustafa Kemal!”
Abdülhak Hâmid Tarhan
TÜRKÇE MEALİ:
Tanrı bu ülkeleri Mustafa Kemal için saklamıştır, fakat Tanrı yine gökle yeri Mustafa
Kemal’e feda etse yeridir. -
“İnsan
ya hayrandır sana, ya düşman.
Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun
bir dakika bile çıkmazsın aklından ... ”
- Nâzım Hikmet -
Adam fısıldadı: ''Tanrım konuş benimle.''
Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta.
Ama adam duymadı.
Sonra adam bağırdı:''Tanrım konuş benimle.''
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.
Ama adam dinlemedi onu.
Adam etrafına bakındı ve,
''Tanrım seni görmeme izin ver'' dedi.
Ve bir yıldız parladı gökyüzünde.
Ama adam farkına varmadı.
Ve adam bağırdı: ''Tanrım bana bir mucize göster.''
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.
Ama adam bunu bilemedi.
Sonra çaresizlik içinde sızlandı:
''Dokun bana tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla''
Bir kelebek kondu adamın omzuna.
adam kelebeği elinin tersiyle uzaklaştırdı ve yürüyüp gitti.
Halil cibran -
“Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.”
özdemir asaf -
karşımdaki titrek resim
tıkladığında mausun
yeni bir resimle yeniden doğmak istedim
istedim ben de bir resim olayım
izlenilesi sessiz ve sakin, kaygısız...
engin bir gökyüzü gibi özgür
uzaklarda görülen orman gibi huzurlu
izleti olmaktan
sade ve tanımlı olmaktan kaygısız...
kaygı piştiğinde yenilenen bir resim
beklentisiz ve sadece,
entrientist -
İstanbul'u dinliyorum gözlerim açık
Kusura bakma Orhan Veli
Bu zamanda kapatamazsın gözlerini
O zamanların İstanbul'u ancak mısralarda
Trafiğin sesi geliyor uzaklardan
Silahlar patlıyor şehrin kenar mahallelerinde
Kadınlar şiddetin kıskacında
İnsanlar ekmeğin kavgasında
İstanbul'u gözlerin kapalı dinlerken geçen kuşlar çok uzaklarda
Koca koca binalar, havaalanları yaptık göç yollarına
Hani o ayakları suya değen kadın var ya
Ya tecavüze uğrar ya tacize bu zamanda
Nerede o eski ve güzel vapurlar
Onlar bile değişti zamanla
Kalmadı o eski İstanbul
Kalmadı artık bu zamanda
O eski filmlerde, eski fotoğraflarda gördüğümüz İstanbul var ya
Sanki hayaldi şairlerin mısralarında...
https://www.antoloji.com/istanbul-u-dinliyorum-gozlerim-acik-2-siiri/ -
"ya çok yanlış zamanda karşılaştık,
ya da hiç karşılaşmaması gereken iki insandık.
biz neydik bilmiyorum,
sevgili desem değil, aşık desem değil,
bildiğin rastlantıydık işte.
ondan öteye gidemedik."
ahmet batman
edit: gece yazdım sayıverin... -
SİHİRLİ BAŞLIKTIR HER SEFERİNDE YAZDIRAN
ANLIK VE DOZUNDA
90LARI HATIRLATAN
SANAT BARINDIRAN...
TABLETİM, KALEMİ, MASAM, BOYUN AĞRIM,
BARİ UMUTLARIM DEĞİŞSİN İSTEDİM
BELKİ DE İYİ BUDUR HA
BOHEM YALNIZLIĞIM
ERKEN AĞARAN SAÇLAR VE GÜNEŞ GÖRMEYEN EV
HAYALIKIRIKLIĞINDAN İYİ DEĞİLMİ DEPREŞMEMEK
SOSYAL MESAFE DE VAR HANİ
BİRİ KAPIYI ÇALDI BU GÜN
ANKET YAPIYORMUŞ
ŞAKA SANDIM ÖNCE
NE İŞİ VARDI
TEK BAŞINA BU KÖYDE
TIRMANMIŞ ONCA YOLU
ANKETTE NEYİN NESİ DEDİM AMA
UZATTI MAKBUZU
DİNLERKEN KAÇIRMIŞIM
MEĞER DERGİ SATARMIŞ
ASLINDA ÇOCUKKEN BAŞKA DÜŞÜNMÜŞTÜM...
BAYAĞI MACERA ADRENALİNLİYDİ GELECEK.
BELKİDE İYİSİ BUDUR HA...
ENTRNTST
-
Elveda bedenden bedene yollandığım günlere
Elveda beline sarıldığım güzellere
Elveda memur çocukları gibi zor terk ettiğim kentlere
Gittim ben sonsuzluğa, sorgusuzca gittim
Seni martılara emanet ettim
Islak, yorgun, huysuz martılara
bektaşî tekkesinde deyiş okudum,
Okudukça sana dokundum
Yangın yeri gözlerine yüreğimi açtım
(bkz: muharrem ince) -
sen yoksun
boşuna yağıyor yağmur
birlikte ıslanmayacağız ki...
boşuna bu nehir
çırpınıp pırpırlanması
kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
uzar uzar gider
boşa yorulur yollar
birlikte yürüyemeyeceğiz ki...
özlemler de ayrılıklar da boşuna
öyle uzaklardayız
birlikte ağlayamayacağız ki...
seviyorum seni boşuna
boşuna yaşıyorum
yaşamı bölüşemeyeceğiz ki...
aziz nesin -
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat.
-》 Turgut Uyar -
Kuşum ve ben bir aynada
uyuyoruz, kafesimiz yatağımız
yüzlerimiz eşlerine baka baka
sonsuz kar altında uyuyoruz
kuşum ve ben
Eşim ve ben kızıl bir bağla
bağlıyız birbirimize
Çözülürse yoksulluk sevinir
Aynamızın içinde tek bu bağ...
Kızıl kıskaç eşim kuşum ben... -
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı -
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı ıssızlıktır
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -
Cigara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenleri
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da şimdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri. -
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümayan,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nalan;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını ömrün eder ilân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde sema kavs-i mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
(bkz: Ahmet Haşim)