namaz kılmayıp oruç tutmak


  • şu akla yaklaştırma olaylarının da ayrı bir hastasıyım. lakin insan işleri vs tanrının işleri yapıyorlar, farkındalar mı onu dbilemiyorum. bir taraftan "insan bunu kabul etmiyor, yaratıcı nasıl kabul etsin!" derken başka bir olayda akla yaklaştırma yaparken de "insanlar kendini tanımıyor, bilmiyor; yaratıcı ise bizi bizden daha iyi biliyor ki böyle kurallar koyuyor!" diyebiliyorlar.

    bakınız sevgili arkadaşım bir olaydan bahsetmiş olduğunuz zaman zaten onu anlayacak seviyede değilsem, benimle o konuyu tartışmanız pek de amacınıza ulaştıracak bir şey değil. öyle geliyor ki devam etmenizin ve size ait olan akla yaklaştırmalarınızın amacı sadece size ait olan düşüncelerinizi bana kabul ettirmek. kaldı ki amacınız tartışmak da olmuyor, kendi fikirlerinizi benim tarafımdan kabul edilmesini, doğru düşündüğünüzü belirtmemi ve benim de hata yaptığımı söylememi bekliyorsunuz. söylediklerimi de cevap verebilmek için dinliyorsunuz.

    sizin amacınız tartışmak değil, kendi görüşünüzü bana kabul ettirmek! -eğer ki gerçekten esas amacınız bu ise öncelikle'*' bende bu düşüncenin oluşmasına neden olan davranışlardan kaçınmanız ve gerçekten tartışmak istemenizi bana hissettirmeniz gerekiyor. korkmayın! dürüst bir insanım. hatam varsa kabul etmekten geri durmam. diğer yandan da rahat olun. sosyal ilişkiler kuran insanlarız hepimiz. niyetinizi gayet net algılayabiliyorum.

    söylemek istediklerimi söyledikten sonra esas konumuz olan namaz kılmayıp oruç tutmak olayına gelelim. namaz kılmamamın günah olduğunun bilincindeyim. sizin aksinize ben günahlarımla barışık olmayı tercih ediyorum. hata yapabileceğimi kabul ediyorum ve yaptığımın en doğru olduğunu düşünmüyorum. bu yüzden farklı yorumlar benim için değerlidir. lakin sizler ibadetleriniz tam yapabildiğiniz için ayrı bir özgüvenimsi bir hava ile bana öğüt verme şeklinde konuşuyorsunuz! bu davranışınızı doğru bulmuyorum! ve ibadeti de bir yoklama gibi görüp bunda vardın bunda yoktun tarzında yaklaşıyorsunuz. benim inancım şöyle ki, benim ibadetlerim tamamiyle kendim için(yaparsam kendime demek istedim, yoksa ibadetin asıl amacı allahın rızası içindir). ve bu ibadetlerden dolayı sevaplarım da kendim için. lakin şunun bilincindeyim ki sevabım ne olursa olsun cennet için bir geçiş notu yok! sevabımın çokluğu ya da azlığı önemli değil. önemli olan allahın rızasını kazanabilmek. bunun için de bir geçiş notu yok bildiğim kadarı ile.

    sizden farklı olarak da cenneti kendimin kazanacağını değil, '*'allahın bana lütfu ile olacağına inanıyorum. ayrıca cennet dahi allahın rızası ile karşılaştırılabilecek bir şey değil!

    bunların yanında yaratıcımın karşısına çıktığımda, ne kadar sevapla yahut ne kadar günahla çıktığımın pek bir önemi yok. çünkü allah affedicidir affetmeyi sever. (tabi burada suistimal etmek gibi bir niyetim yok) sadece her nasıl yaşarsam yaşayayım karşısına hem günahlarım hem sevaplarım ile çıkacağım. Allahın ise affedemeyeceği gübah yoktur, kul hakkı dışında! ve kul hakkı için de helallik almak en önemlisidir. dikkat ediyorum fakat ne kadar dikkat edersem edeyim tanıştığım ya da tanışmadığım, bildiğim bilmediğim ne kadar insan varsa hepsiyle az ya da çok kul hakkına girmişimdir. öyle ya da böyle, sonuçta toplum olarak yaşıyoruz. bir de dünyanın her yanı birbiriyle alakalı! benim karbon ayak izim dünyanın geri kalanı için önemli olması gibi mesela.

    tabi önceki paragrafta kastettiğim vur patlasın çal oynasın deyip, nasılsa allah affeder deyip yaşamak değil. yanlış anlaşılmasın söylemek istediklerim. sadece hesap günü gelmeden benim yaptığım hesaplamalar böyle gösteriyor. ve hesap günü gelmeden kendi kendıni hesaba çekebilmek en önemlisi.

    ve şunu unutmuyorum, ben bir insanım. hem de alalade bir insan. yapıcı olduğum kadar yıkıcı olan, faydam olduğu kadar zararım da olan, sevap işlediğim kadar günah da işleyen... herkes gibi yani! ve hepimiz böyleyiz aslında! sadece kimisi bunun çok da farkında değil.

    son olarak namaz kılmayıp oruç tutan insana gelebilirsek eğer '*' elinden geldiğince '*' ibadetlerine devam etmek isteyen bir insandır. yapamadıkları için derin üzüntü duyar, sürekli tövbe eder. mükemmel olmadığının bilincindedir. ve yaratıcısının da kendisinden mükemmel olmayı beklemediğini düşünür -çünkü mükemmel olsa idim peygamber olarak gönderilirdim. ve her şeyden önce insan olarak yaratıldığının farkındadır!