şekere gusül abdesti aldırmak

  • tarihteki ilk devlet organizasyonlarının kurulmasından beri süregelen bir çekişmenin vücut bulmuş, fiili olarak göze saplanmış halidir.
    hatırlayın geçmişi. insanlar tarıma başladı, herkes yiyeceğini toplu halde üretiyordu ve çok büyük araziler ekilip biçildiği için artı değer oluşturabilecek kadar yoğun bir hasat elde ediliyordu. Burada tapınak rahipleri denen akıllı bir zümre ortaya çıktı. Ürünün fazlasını depoluyor, artı değeri takas vesaire gibi işlemlerle farklı ihtiyaçları karşılamak için kullanıyor ve bu organizasyonu tanrı adına idare ediyordu. ahalinin karnı tok, kışı düşünmek gibi bir kaygısı yok. bu ruhban sınıf bu kadar nimet karşılığında halkı tanrıya şükretmeye de yöneltmiş. işler tıkırında.

    sonra birgün demir savaş arabaları ve silahları olan, tarımla değil de çapulculukla geçinen bir sınıf çıkmış ortaya. Bu adamlar hayvancılık da yapıyor fakat tarım yapmıyorlar. yaptıkları tek şey, ellerindeki gücü kullanarak tarım yapan toplulukları tehdit ve baskıyla kendi hizmetleri için çalıştırmak. diyorlar ki biz sizi bizim gibi diğer çapulcu yağmacı takımından koruyalım, siz de bize gerekli tarımsal ürünü sağlayın. el mecbur kabul görüyor.
    ne görüyorsunuz şuan? ben söyleyeyim, huzur ve güven içinde çalışıp rızkını kazanabilmek için bir miktar vergi vermeyi kabul etmiş, güce boyun eğmiş bir halk görüyorsunuz. tepedeki organizasyon da en ilkel devlet yapısı.

    ama bir sorun var. bu güçlü asker sınıf, tapınaktaki arkadaşların halk üzerindeki nüfuzu sebebiyle, onlarla iyi geçinmek zorunda olduklarını fark ediyorlar. yani din adamı ve yönetici sınıf el ele verdiler. bunun başka açıklaması yok.

    gelelim başlıkla ilişkisine. bundan yüzlerce yıl önce bu tapınak rahibi arkadaşların keşfettikleri gerçek, bugün hala nasıl geçerliliğini koruyor ben anlamış değilim. ama şunu anladım ki, bu adamların ellerinde bir güç var ve bu gücü onlara biz verdik.

    aynı zamanda aklımızla alay etmelerine de müsaade ettik. adam şekeri tekrar kullanıma sokabilmek için tarihin en büyük manevrasını yapıyor. hadi onun işine geliyor, bu mevzudan bir çıkarı var, peki onun bu manevrasını canhıraş biçimde savunan vatandaşa ne demeli?

    ne demeli biliyor musunuz? barbaros şansal gibi konuşmalı. tabii linç edilmeyi göze aldıktan sonra.
  • gereksiz polemik içeren bir başlıktır itibar etmeyiniz..
  • Bana ortaçağda rahiplerin cennetten arsa satmalarını hatırlatan durumdur. Hangi din ya da toplum olursa olsun cehalet cehalettir.
  • Tanım yapmakta zorlandığım başlık.

    Hikayenin sonu şöyle bitmeli,
    İnsanların din konusunda ciddi olduklarını gören yavurlar artık müslümanın yakasını bırakmazlar. O mollalara da diyeceklerimi duymayın.
  • İngiliz hükümeti, İran pazarına girmek için mollalarla anlaşarak onlara da satıştan yüzde otuz pay vermesiyle başlayan olayların sonucudur.
    İngilizler iran mollalarıyla anlaştıktan bir süre sonra molla fetvaları sayesinde tüm İran şeker tüketmeye başlar.
    İngiliz cenahı, zaten herkes tüketiyor, neden artık pay verelim size diye mollalara verdiği payı keser. Bunun üzerine camilerde şekerin yavur işi olduğu ve tüketilmesinin caiz olmadığı fetvaları verilir. Çok kısa bir sürede şeker piyasası sona erer iran'da.
    Bunun üzerine mollaların payı yüzde elliye çıkarılır. Fakat İran mollaları, daha yeni verdikleri caiz değildir fetvasını nasıl bozabileceklerini kestirmezler. Sonunda bir uyanık şu fikri ortaya atar ve bu fetva sayesinde şeker tekrar İran'a ve oradan da Osmanlı'ya geçerek bölgeye hakim olur. O fetva ise şudur:
    "Tamam, şeker yavur işidir fakat yeni gelen küp yavur şekerlerine eğer çay suyuna bandırarak gusül abdesti aldırırsak, kullanması caiz ve güzel olur."