evlilik teklifi

  • Maalesef hiç almadığım tekliftir. (bkz: adamkarga) (bkz: let the linç begin)'*'

    öyle havai fişekli, kemanlı bir şey istemezdim de zaten. şöyle bir hediye ile çok tatlı olabilirdi. Bari size fikir olsun. harry potter ve melez prens kitabından kırılmaz yemin bölümü.
  • hayatımın bir döneminde beklentilerimin merkezi olmuştu. sonra da gözyaşlarımın.

    evlilik teklifi nasıl gelir. evlenmeye nasıl karar verilir. oturup evlenelim mi biz derler. yoksa önce teklif habersiz gelir. sonra mı evlenelim denir diye kafamda deli sorular vardı.


    o dönem erkek arkadaşım şu an eski, resmen maddi sebeplerden evliliğe yönelir gibi oldu. evlensek ne güzel maddi olarak daha rahat ederiz, senin maaşınla şunu yaparız bunu yaparız, ev alırız hemen, kredi şu bu anlatıyor.

    lan göt evliliğin güzel yanlarından bahsetsene böyle mi kadın ikna edilir diyecem, ediliyormuş,

    adamla borç hayalleri bile cazip geldi o dönem. "sen evlenmek mi istiyorsun benimle hayırdır"dedim. evet dese cebimden kadın halimle yüzük çıkaracağım diye korktum.

    olabilir neden olmasın şu bu derken evlenme kararı oturup, konuşulup alınıyormuş. hatta dahası var, adam avukat olunca boşanma sözleşmesi bile konuşuluyor evlenmeden.

    nafaka istemiyorum diye tarihsiz bir dilekçe imzalamamı bile istedi. ben de ondan istedim. çünkü adam avukat, allem eder kallem eder, ben öderim nafaka ona. ben de dedim ki tazminatta istemiyorum diye ekle.

    ee beni aldatırsan da mı istemeyeceğim dedi. istemeyeceksin dedim. aklında hep onu aldatacağım fikri vardı neden bilmem.

    neyse evlenme teklifi bekliyorum. süpriz bir teklif yapıcam dedi. tüyo veriyorum, beklenti arşa erdi bende.

    sabah kalkıyorum en şık geceliğimle makyajlı. ya kahvaltı masasında ederse. markete gidiyoruz. en şık halimle. ya markette birden bir anonsla teklif gelirse.

    rakıyan gideceğiz dediği an zaten aha şimdi deyip bülent ersoy gibi abartıyorum. hatta birinde o kadar abartmışım ki. belediyenin bir rakı mekanı vardı izmirde. oraya götürdü beni. ben de hiç sormadım neresi diye.


    herkes kot tişört. ben adeta birazdan işe çıkacak gibiyim. tuvalete en yakın masaya geçelim bari dedim. çişe giderken insanlar durmadan bakmasın.

    çeşmeye tatile gidelim diyor. aha oradaa edecek. 2. yıl yemeğinde diyorum. yüzük aldı canım benim geri kalan her şeyi ben ödeyeyim diyorum. oteli rakısı yemeği her şeyi ben ödüyorum. yüzük yine gelmiyor.

    evlilik muhabbeti dolanırken ortalıkta evini taşıyoruz o sıra. ceketlerini poşetlerken ceplerine de bak diyor bana. o mutfağı toparlıyor. ben yatak odasını.

    ceketlerden birinin cebinden kutu kutu boş viagra tarzı bir ilaç buluyorum. 8-10 kutu vardır. hepsi kullanılmış. hatta birinde fişi bile duruyor. benimleyken kullanmış.

    ellerim titriyor. beni yeterince istemiyor mu sürekli ilaç mı kullanmış oluyorum. diğer ceketin cebinden de bir yüzük kutusu çıkıyor.

    açıyorum hemen sazan gibi parmağıma takıyorum. baş parmağımdan bile düşüyor. oysa yüzük ölçümü biliyordu. yüzüğü kendime sanırken içine bakıyorum. eski nişanlısının tek taşı.

    oturup yere kucağımda cinsel istek artırıcı bir sürü boş kutu, elimde de baş parmağımdan bile düşen bir tek taş.

    kapıda beliriyor. ağlamaya başlıyorum ben. sinirlerim bozuluyor.

    ilaçların açıklaması, sana cinsel olarak yetememe korkusundandı. daha uzun sürsün daha çok keyif al sen diye dedi.

    yüzüğü de unutmuşum işte dedi. senelerdir kalmış orada.

    ağlaya ağlaya kuyumcuya gittim bununla. satacaksın o yüzüğü bakalım pırlanta mı diyorum.

    kuyumcuya kadar girmişiz. satarken o ben de yüzüklere bakıyorum. onu satıp bana alır belki diye.

    yok adamın niyeti yok. paranın hepsini alıyorum elinden.

    "hadi şu evi taşıyalım da akşama eski nişanlının yüzüğünden aldığımız para ile rakıya götür beni" diyorum.

    rakıya gidiyoruz akşam. neye ağlasam bilemediğim bir gece oluyor o gece.

    nitekim 4 ay boyunca beklenen evlenme teklifi gelmiyor. ve ayrılıyoruz da peşi sıra günlerde.

/ 2