bilge karasu

  • “Sana, penceremin önünde duran o vişne ağacını anlatmıştım. Karanlıkta bile, ona bakmak bir mutluluktu, bolartırdı gönlümü. Sen o vişne ağacı gibisin, demek isterim sana. İlkyaz güneşinde sert, yalız, ışınımlı aklığıyla bir kışın daha ödülünü dağıtır gibi göğe karşı çiçeklenen, taç yaprakları pörsüyüp döküldüğünde ardından gelecek alın umuduyla bizi oyalayan, yemişi, koparılmazsa, uzun süre karara karara kışı bekleyen vişnenin bütün hallerini sende görüyor değilim elbet. Ama onun gibi bir yaşam umudusun benim için. Yaşanabileceğini, yaşamağa çalışmak gerekeceğini duyurup duran. Ama böyle sözler sana söylenmezmiş, söylenemezmiş gibi gelir hep. Kurağın ateşini söndüren, soluk aldıran, kapıları açan yaz yağmuru gibisin bana. Ama sıkılırsın diye söylemekten kaçınırım.”
    .
    .
    .
    (bkz: Narla incire gazel)
  • Ne kitapsız ne kedisiz adlı kitabını okumakta olduğum donanımlı adam.
  • Gittiğim sahafın tavsiyesiyle aldığım kılavuz kitabını bugün bitirdim. Kullanılan dil ve verdiği mesajlarıyla okuduğun en iyi kitaplar arasında yerini aldı. En yakın zamanda tüm kitaplarını alıp okumak istiyorum ama geriye okunacak hiç Karasu kitabı kalmazsa ne yaparım bilmiyorum.