ankara

  • türkiye'nin başkenti.
  • türkiye'nin en büyük 2. şehri. kıyı şehirlerinde yaşayanlar tarafından gri şehir olarak adlandırılır. memur ve öğrenci yoğunluğu fazladır. siyasetin kalbinin bu şehirde atmasından dolayı sık sık polisle çevrili yollara denk gelebilirsiniz.
    ayrıca kentte akşam 10 dan sonra hayat ve ulaşım durur.
  • Bigün İzmiri terk edersem yaşamak istediğim tek şehir
  • yaşadığım şehirdir
  • En uzak ikinci ilçesinde bulunduğum şehir. Gezdiğim diğer ülkelerin başkentlerindeki o kasvetli hava burada da hakim. Düzeni seven benim gibiler için ideal.
  • Mevzu şehridir. Hiç alakanın olmadığı olayda bile kendini ansızın içinde bulacağın mevzular ile dolu şehir. En çok sevilen nota 'la' en çok kullanılan kelime 'gardaşım'dır. Yemek mekanı olarak da genelde özgaziantep tercih edilir. Fiyattan olsa gerek.
  • "Bebe"siyle meshur ilimizdir:)
  • gri şehir, behzat ç. sayesinde bir sempati kazanmadı değil.
  • Başkent olmamış olsa tam bir anadolu şehri olacakmış
  • okuduğum okul sebebiyle ailemden ayrı yaşadığım şehirdir.
  • soğuğu ile meşhurdur.
  • yarın gece yola çıkıp cumartesi sabahı orada olmayı planladığım şehir.
  • Memleketim. Soğuğu efsane üşüten ama bir o kadar da sıcak olan şehir. Kim ne derse desin seviyorum seni Ankaram!
  • gelirseniz sonbaharda gelin. sonbaharın en yakıştığı şehirdir ankara. rengarenktir. ışığı harikadır.
  • yaşayabileceğim bir şehir değil desem de hali hazırda bir kafesi bile olmayan, saat 8'den sonra köpeklerin racon kestiği bir şehirde yaşayan ben için yaşanabilir bir şehir aslında...
  • Kemal sunal'ın başrolde oynadığı 'düttürü dünya' filmiyle sempati duyulabilecek şehirdir. 80'li yılların sonlarina doğru çekilmiş bu filmi izledikten sonra aradan geçen zamanda ankara'da çok da bir değişimin olmadığı görülür. Yoksulluğun, tatsız bürokrasi ve çarpık düzenle ilişkisinin ele alındığı filmde ankara'nin soğukluğunu daha da bir hissedersiniz.
  • Adını hatırlamadığım bir ilçesinden kızılay'a minibüsle giderken şöför ayakta bulunan yolculara birden "eğilin!" diye bağırmıştı. Yolcular da şöförün bu lafını hiç sorgulamadan çömelmişlerdi. Ben olayın absürtlüğünü çözmeye çalışırken meğersem trafik polisi varmış ceza yazmasın diye bu şekilde çözüm bulmuşlar. Ankara denilince aklıma hep bu anım gelir.
  • çoruma gidince uğradık, amcamlar var arasıra gidiyorum, vize işlemim vardı bi uğradımcıların sevmediği, nefret ettiği hatta ve hatta denizi olmadığı için yaşanmayacak bir şehir. insanlar nasıl yaşıyor deniz olmadan. ben şahsen 20 liraya şnorkelle gözlük aldım yaz kış denizde yaşıyorum.
    arkadaşım sen deniz kenarında yürümeyi, denizi seyretmeyi seviyor olabilirsin ama gelip ankara'yı neden kötüleme ihtiyacı duyuyorsun. sanırsınki hafta içi it gibi çalışıp hafta sonu bir kaç saat denizi görmüyor da yalı tutmuş orda yaşıyor. ve evet haklısınız işinize gidip gelirken denizotobüsü-vapur kullanıyor ve denizi benim anlattığımdan daha fazla görüyor olabilirsin ama sabah işe yetişme telaşında akşam yorgunlukla tadını çıkartabiliyormusun?
    ankara, orada yaşayana güzeldir. orada yaşayan kendini mutlu etmesini bilir.
  • Çalışmak istediğim şehirdir
  • 20 senedir yaşadığım ama bir türlü sevemediğim güzel türkiyemin başkenti evet sorun sen de değil ankara tamamıyla ben de isteklerimi karşılayamıyorsun neyse lafı uzatmayayım sevemedim işte bürokrasi şehri olması ayrı bir dert havası ayrı bir dert ulaşımı ayrı bir dert değişik bir şehrimiz işte daha çözemedim eee ne demiş yahya kemal "ankara’nın en çok istanbul’a dönüşünü seviyorum"çok yerdim birazda öveyim ...... durun biraz düşüneyim sonra ekleme yaparım.
/ 2